Sevimli işletmeci Sabi Totah aradı; 'akşam gelsene, Le Cigare'ı değiştirdik. V2 yaptık' dedi... Ben de Le Cigare V2'nun ne olduğunu anlamak için Le Cigare gittim.

Meğerse V2, Beyoğlu havasını Le Cigare taşımakmış. Aşağı kat turuncu renklere bürünmüş. Dekorasyonda hafif değişiklikler yapılmış. Le Cigare daha light olmuş.

En önemlisi mönü değişmiş. Le Cigare'da artık kurbağa bacağı falan bulamayacaksınız! Pazı dolması, enginar, köfteler vs. yani mönü daha ligth olmuş. Ben ce de çok iyi olmuş...

DJ'ler değişmiş. Her tür müzik çalıyorlar. Gittiğim akşam DJ. Enjoy vardı. Güzeldi... Bar bölümü tıklım tıklımdı. Yemekte 7-8 masa vardı. Normal... daha insanlar Le Cigare V2'yu bilmiyorlar.

Bundan böyle her Perşembe üniversiteli gençler için gecceler düzenlenecekmiş... Yani Le Cigare V2, 15 gün sonra açacağı bahçesi ile yine adından sıkça sözettirecek gibi...

Lüfer tekneleri

Le Cigare V2'daki geccenin sabahında, pırıl pırıl bir havada İstanbul Boğazı'nın tüm güzelliğini doyasıya yaşabileceğim bir program gerçekleştirdim... Pazar günü benim için süper güzel geçti... Herkese tavsiye ederim..

Boğaz'daki Lüfer teknelerinden bahsediyorum... Haftaiçi, haftasonu, isterseniz gündüz, isterseniz gecce veya gecce yarısı dilediğiniz gibi yiyip içeceğiniz ve boğazın güzelliğini yaşayabileceğiniz Lüfer tekneleri...

Dün biz, Lüfer 5 ile boğazın güzelliğini doyasıya yaşadık... Boğazın görünmeyen güzelliğini çok yakından izledik. Kahraman Sadıkoğlu, Sezen Aksu, Cem Boyner, Sakıp sabancı, Rahmi Koç, Türker İnanoğlu, Can Kıraç, Erdoğan Demirören, Halis Komili, Erdal İnönü gibi birçok ünlü ismin yalılarının yanından geçtik...

Kimisinin kepenkleri kapalıydı, kimisinde ise Pazar brunchu vardı... Birbirinden güzel yalılar adeta yarışıyor gibiydi. Kimisi bahçesine salon koltuğu koymuş, kimisi ise dışarıya duvardan duvara perde germiş... Hepsinin bahçesi yemyeşildi. Kimisinde süper yatlar demirliyidi, kimisinde ise balıkçı tekneleri... Ahu Tuğbay'ın yalı dairesinin bahçesinde ise Yasemin Kozanoğlu elinde cep telefonuyla dolaşıyordu...

* * *

Balıkçı bir aile olan Hoşgör ailesine ait olan Lüfer tekneleri ile boğazda dilediğiniz gibi gezebilir, istediğiniz programı yapabilirsiniz...

Baba Kemal Hoşgör'ün balıkçılığın ölmesinden sonra teknelerini turizme açmasıyla başlayan hikaye yıllardır aynı titizlikle devam ediyor. Kemal Hoşgör'ün oğulları Cem, Cenk ve Can şu anda işin başında... Yeğenleri Ayşe ise rezervasyonlar için telefonun başında bekliyor..

Dün biz, Lüfer 5'le dolaşırken, Kültür Bakanı İstemihan Talay da Yunanlı meslekdaşıyla Lüfer 4'le boğazın güzelliğini yaşıyordu... Aslında ülkemizde övünebileceğimiz o kadar güzel yerlerimiz, o kadar güzel organizasyonlarımız var ki anlatamam.. Ama maalesef bunları yurt dışında tanıtamıyor, anlatamıyoruz...

Şirin balıkçı tekneleri olan Lüferler'le yapılan ve İstanbul boğazının tüm güzelliğini salaş bir ortamda rakı ve balıkla yaşabileceğiniz bu güzelliği tüm dünyaya anlatabilsek. Ah keşke anlatabilsek... Lüfer'lerin içinden çekilmiş video görüntüleri dünya televizyonlarında gösterebilsek... Ne kadar güzel olurdu... Ama maalesef daha bu Lüferler'le ilgilenen bir merci yok. Onların barınması için bir limanları bile yok. Oysa Turizm bakanlığı, Lüferler'e turizm işletme ruhsatı verse, ilgilense öyle güzel olur ki..

Lüfer teknelerinde yaşadığımız güzelliği tüm dünyaya gösterme imkanı buluruz... Lüfer teknelerinde isterseniz brunch, isterseniz açık büfe yemek alabilirsiniz. İsterseniz fasıl eşliğinde tamamen kapatıp, boğazın güzelliğini bambaşka bir ortamda yaşabilirsiniz...

Yaşamadan karar vermek olmaz ama ben size sadece tavsiye edebilirim. Birgün deneyin... Memnun kalmazsanız beni arayıp şikayet edin...

Yeğen Ayşe, telefonların başında...